İsrail ile Filistin arasında günlerdir süren gerilim "nekbe" felaketini bir kez daha gündeme getirdi. Üzerinden 75 yıl geçen katliam, binlerce Filistinlinin benzer bir katliama uğrama korkusuyla topraklarını terk etmesine sebep olmuştu. Peki, nekbe gününde neler oldu? Nekbe (büyük felaket) olayının ayrıntıları...
Filistinliler için zorunlu göç, yağma ve katliamların simgesi olan "Nekbe" tam 71 yıldır dinmeyen bir acıyı ifade ediyor. Filistinliler bugüne "Büyük Felaket" anlamına gelen Nekbe ismini veriyor. İsrail'in 14 Mayıs 1948'de tarihi Filistin topraklarında bağımsızlığını ilan etmesi, Filistinliler için onlarca yıldır devam eden felaketler silsilesinin başlangıcı oldu. Bu nedenle İsrail'in bağımsızlığını ilan ettiği tarih olan 14 Mayıs'ı takip eden gün, yani 15 Mayıs "Nekbe" günü olarak sembolleşti. Günümüze kadar uzanan bu süreçte Filistin topraklarının büyük bölümü işgal edildi, sistematik katliamlarla binlerce Filistinli öldürüldü, 1 milyona yakın kişi vatanından sürüldü, 675 köy yok edildi ve bazı kentler Yahudileştirildi. Yüz binlerce Filistinlinin vatanından sürülerek bir günde "mülteci" konumuna düştüğü günü "Nekbe" olarak adlandıran ilk kişi ise Arap ulusalcılığının en önemli teorisyenlerinden Suriyeli tarihçi Konstantin Zurayk olarak biliniyor. Zurayk'ın "Nekbe Ne Anlama Gelir?" adlı kitabının yayımlanmasının ardından bu isim 15 Mayıs'la özdeşleşti. Dünyanın dört bir yanında her 15 Mayıs'ta Nekbe protestoları düzenleniyor.
Filistinlilerin "Nekbe" ismini verdiği 15 Mayıs, Filistin ve İsrail toplumlarının zihninde taban tabana zıt şekilde algılanıyor.İsrailliler için "bir devletin kuruluş" günü olan 14 Mayıs, Filistinliler için ise nüfuslarının yüzde 67'sine tekabül eden 957 bin kişinin vatanlarından zorla çıkarılması ve kültürel, sosyal dokunun yok edilmesiyle başlayan ve günümüze kadar devam eden felaketler silsilesinin başlangıcı anlamına geliyor.675 köy ve kasaba yok edildiİsrail güçleri Nekbe'de Filistinlilere ait 675 köy ve kasabayı yok etti ve binlerce Filistinliyi öldürdü. Birçok tarihi Filistin şehri de Yahudileştirildi.Bu süreçte Negev bölgesinde yaşayan Bedevi kabileler yerlerinden edildi. Ayrıca yerleşim bölgelerinin isimleri değiştirilerek kültürel kimlik de hedef alındı.
Nekbe'nin ilk tohumunun "Fransız General Napolyon Bonapart'ın fikriyle atıldığı, Balfour Deklarasyonu ile şekillendiği ve son olarak İsrail'in ilk başbakanı Ben Gurion tarafından somutlaştırıldığı" ifade ediliyor.Fransız General Napolyon Bonapart 1799'da Osmanlı idaresi altındaki Filistin'de bir Yahudi devleti kurulması fikrini gündeme getirdi. Sonraki süreçte dünyanın her yerinden Yahudilerin gruplar halinde Filistin'e göç etmesi sağlandı. Böylelikle siyonist Yahudilerin Filistin topraklarını ele geçirmesi için zemin hazırlandı.Osmanlı'nın tüm engelleme çabalarına rağmen Filistin'e Yahudi göçü devam etti. İngiliz General Edmund Allenby, Aralık 1917'de Kudüs'ü işgal ederek, Filistin'in Birinci Dünya Savaşı'nda yenilgiye uğrayan Osmanlı Devleti'ne bağlılığını sonlandırdı ve siyonistlere hareket alanı açtı.Bölgenin 1917'de İngiliz mandasına girmesiyle Filistin'e Yahudi göçü daha da hızlandı. İngiltere Dışişleri Bakanlığının 1917'de yayımladığı ve Yahudilerin Filistin'de devlet kurmasını öngören "Balfour Deklarasyonu" ile İngilizler, İsrail'in kurulmasına desteklerini ilan etti.
BM Genel Kurulunda 29 Kasım 1947'de Filistin'in, Yahudi ve Filistin devleti olarak bölünmesini öngören karar onaylandı. Karara başta Filistinliler olmak üzere Arap ülkeleri karşı çıkarken, siyonistler ise kararı memnuniyetle karşıladı.Bölünme kararının ertesi günü, siyonistler tarafından kurulan "Haganah" adlı silahlı çete tarzı örgütler, Yahudilerin ikamet etmesi için hazırlanan bölgeleri ele geçirdi. Filistin'de İngilizlerin manda yönetimi sona erer ermez silahlı örgütler, 14 Mayıs 1948'de David Ben Gurion tarafından İsrail devletinin kurulduğunu duyurdu.Bu tarihten sonra Yahudilerin "kendilerine ayrılmış" bölgelere göçleri büyük ölçüde arttı. Mısır, Suriye, Irak, Birleşik Arap Emirlikleri ve Ürdün tarafından oluşturulan Arap ordusuyla İsrail arasında meydana gelen savaş da söz konusu göçü önleyemedi.Bu savaş, 3 Mart 1949'da İsrail'in BM'ye tam üye olarak kabul edilmesiyle sona erdi. İsrail önce ABD sonrasında ise pek çok ülke tarafından tanındı.
Siyonistlerin, Filistin topraklarını "işgal gerekçeleri" arasında üç iddia öne çıkıyor.Bu iddiaların ilki, yazar Israel Zangwill'in "Topraksız bir halk için, halksız bir toprak" sözüyle ifade edilen "halksız topraklar" fikriydi. Filistin'in işgalini "haklı göstermeye" çalışan en büyük propagandalardan biri olarak sunulan bu iddiayla Filistinlilerin varlığı inkar edildi.Siyonistlerin ikinci iddiası, 2 bin 70 yıl önce bu topraklarda "İsrail devleti"nin var olduğu şeklindeydi.Üçüncü iddia ise "Filistinlilerin topraklarını satıp gönüllü olarak yurtlarını terk ettikleri" yönündeydi. Siyonistlerin defaatle öne sürdüğü ve uluslararası kamuoyunda kendisine taraftar bulan bu gerekçeyle, Filistinlilere yapılan katliamlar ve tehcirler görmezden gelindi. Oysa bu iddianın aksine İsrail devleti kurulduğunda Yahudilerin bölgede sahip olduğu toprakların oranı yüzde 5'i geçmiyordu.
Modern siyonizm fikrinin kurucusu Theodor Herzl'in başkanlığında 1897'de İsviçre'de düzenlenen Pal Konferansı'nda, kurulacak yeni devletin esasları belirlendi.Bu andan itibaren "siyonizmin dini değil, milliyetçi fikirleri benimseyen, emperyalist ve ırkçı yerleşime hizmet eden, sömürgeci bir siyasi hareket olduğu" ifade ediliyor.Herzl, Yahudi devleti kurulması projesine uluslararası onay almaya çalıştı. Dönemin Osmanlı Padişahı Sultan 2.Abdülhamit'i "Filistin'de Yahudiler için toprak elde etme" konusunda ikna edemeyen Herzl, aradığı desteği İngiltere'den almayı başardı.Herzl, 1902'de, "Bu devletin, barbarlığın karşına dikilen uygarlığın ileri karakolu olacağını" ileri sürdü.Ancak Herzl'in bu söylemi gerçekte karşılığını bulmadı. Aksine 1950'deki "Dönüş Yasası" ile göçmen olarak İsrail'e gelen her Yahudi'ye vatandaşlık hakkı verildi ve Filistin toprakları, dünyanın dört bir yanındaki Yahudiler için "vatan" ilan edildi.Onlarca yıldır sürgün hayatı yaşayan milyonlarca Filistinli için "Nekbe" (Büyük Felaket) zorunlu göç, yağma ve katliamların simgesi olmaya devam ediyor.